Son Blog

20 Ocak 2013 Pazar

Vazelin Nemlendirici

Merhabalar uzun bir süredir yoktum. Bu arada da sitemin açılmasının üzerinden tam bir yıl geçmiş. :)
Bir kaç aydır sinop eczanesinin dermovate gibi ilaçları karıştırıp yaptığı kortizonlu bir krem kullanıyordum. Kış ayına girdiğimiz için sedefim baya arttı. Bunda benim de payım var çünkü zamanında önlemimi alamıyorum. Kullandığım krem artık yeterli gelmeyince bende yeni ilaç arayışına giriştim. Bu arada kremim bitti ve kremim yapılana kadar cildimi nemli tutmak için vazelin kullanmaya başladım. İnanın bana bir çok kullandığım kremden daha hızlı bir iyileşme süreci oldu. Bütün kabukları döktü. Tabi herkesin bünyesine ve cildine göre değişir. Ben bir eczaneden aldığım " sıhhat aqua beyaz vazelin " isimli olanını kullandım.Diğer markalar hakkında hiçbir fikrim yok. Pembe renkli olanları giyside leke bıraktığını duyduğum için tercih etmedim. Bir deneyin derim.

Vazelin Nedir?
Ekseriya on beş ile yirmi karbonlu hidrokarbonlardan meydana gelmiş bir petrol türevi. Özellik bakımından birbirine benzeyen yarı katı haldeki birçok karışıma genel olarak vazelin denmektedir.Vazelin, soluk sarı, yarı şeffaf, hafifçe floresan, yarı katı, suda çözünmeyen alkolde çok az; eterde, kloroformda, benzende, karbon sülfürde, terebentin yağında çözünen bir maddedir. Erime noktası 38°C ile 54°C arasında değişir. 1876’dan beri bilinen vazelin en çok tıpta ve eczacılıkta kullanılır. Pansumanda koruyucu olarak, merhem ve kozmetik ürünlerinde ise sıvağ olarak faydalanılır. Vazelin deri tarafından emilmez, fakat deriyi de tahriş etmez. Eskiden merhemlerin imalinde domuz yağı kullanılırdı. Şimdiyse vazelin gibi çok mükemmel bir madde kullanılmaktadır. Çünkü vazelinde bozulma ve kokuşma gibi bir durum ortaya çıkmaz. Vazelin ayrıca çeşitli parlatıcılarda, yağlayıcı preslerde ve pas önleyicilerde de kullanılırvazelin

Ayrıca vazelinin cildi nemlendirmek dışında bilinmeyen 5 faydasından da bahsetmek istiyorum.

18 Eylül 2012 Salı



Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
 
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.

Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
 
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla.
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim.
 
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu.
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
 
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi.
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
 
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
 
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
 
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
 
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra.
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana.
 
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi.
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi.
 

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta.
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
 
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
 
Namusun önemini öğrendim evde.
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
 
Gerçeği öğrendim bir gün.
Ve gerçeğin acı olduğunu.
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
 
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
 
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur.
 
Hz.Mevlana

12 Eylül 2012 Çarşamba

Bal ve Tarçın




" Şu şifalı iki şeye devam ediniz: Bal ve Kur'an. " 
" Bal şerbetinden daha üstün bir ilaç bulunmaz. " 
Çörek otunun mucizevi faydalarını bir önceki postumda işlemiştim. Diğer mucizevi nimetlerimizden biride bal !Balın ne kadar yararlı ve ne kadar üstün bir nimet olduğunu hadisi-i şerifler, ayetler bizlere bildiriyor. 

26 Ağustos 2012 Pazar

Çörek Otu ve Sedef Hastalığı

 

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) 14 asır önce şöyle buyurmuştu: 
“Şu kara tanede (çörek otu) ölümden başka her derde deva vardır.”

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Sedef Hastaları'nın Yememesi Gereken Yiyecekler


domates 
sarımsak
ceviz
taze üzüm
acı baharat
turşu
patlıcan
şarap
bira

Bunlar bilinen sedef hastaları için kesinlikle zararlı ve yenmemesi gereken yiyecekler.Bir de vücudumuza göre yemeyeceğimiz yiyecekler mevcut.

24 Ağustos 2012 Cuma

Fe inne meal usri yüsra.
İnne meal usri yüsra.

"Zorlukla beraber kolaylık vardır.
Evet, zorlukla beraber kolaylık vardır." 
(İnşirah, 94/5-6)
İçimde yaşattığım dünya ile,
Dışımdaki dünya arasında sanki kayboldum.
 
Söylediklerimle duyduklarım;
Verdiklerimle aldıklarım,
Gösterdiklerimle gördüklerim arasında, uçurumlar var sanki.
 
Ve hatta; 
Aşk diye isimlendirdiklerimle,
Kendimi avutmak zorunda olduğum gerçekler arasında da
Dağlar kadar fark var.
 
Hayatın hangi kumsalındayım bilmiyorum ama,
Bir gerçek var ki o da şu;
 
Yüreğime vuran dalgalar,
Sanki kirletti temiz ve dingin kalbimi.
 
Bir zamanlar ısıtmak için açardım yüreğimi;
Şimdi soğutmasınlar diye kapalı tutuyorum.